Kedilerde ve köpeklerde düzenli olarak dişlerin ve diş etlerinin muayene edilmesi gerekir. Dişlerde çürüme, kırılma ya da diş etlerinde renk değişimi gibi durumlar söz konusu olduğu zaman veteriner hekimlere danışılması önemlidir.
Kedilerde ağız ve diş sağlığı sorunları yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar. 3 yaşın üzerindeki her 10 kediden 3'ünde diş ve diş eti problemleri olduğu bilinmektedir.
Kedi ve köpekler dişlerini temizlemek için kemikleri ve otları kullansalar da evcil kediler genellikle yaşam alanlarında dişlerini temizleyebilecekleri ortama sahip değillerdir. Bu nedenle evde yaşayan kedi ve köpeklerin ağız bakımı ile ilgili adım atmak ve düzenli rutinler oluşturmak sevimli dostlarımızın sağlığı açısından çok önemlidir. Patili dostlarımızın diş bakımı kapsamında düzenli olarak dişlerin ve diş etlerinin kontrol edilmesi gerekir. Dişlerde çürüme, kırılma ya da diş etlerinde renk değişimi gibi durumlar söz konusu olduğu zaman veteriner hekimlere danışılması önemlidir.
Kedilerde ağız ve diş sağlığı sorunları ilerleyen yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar. 3 yaşın üzerindeki her 10 kediden 3'ünde diş ve diş eti problemleri olduğu bilinmektedir. Diş bakımı yapılmayan ve dişleri fırçalanmayan kedi ve köpeklerde tartar ve plak oluşumları görülmektedir. Bu oluşumlar uzun vadede diş etlerinin tahriş olmasına, mikrop yapmasına ve iltihaplanmasına neden olur. Nihayetinde de diş sağlığı ile ilgili herhangi bir aksiyon alınmadığında diş kayıpları meydana gelir.
Kedilerin ve köpeklerin diş bakımının düzenli yapılması çok önemli olsa da tek başına yeterli değildir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması ağız bakımının önemli bir parçası olsa da diş etlerinin de düzenli bakıma ihtiyacı vardır. Diş bakımı kapsamında dişlerin fırçalanması tamamlandıktan sonra diş etlerine masaj yapılması önerilir. Diş etlerine yapılan masaj sonrasında bölgedeli kan dolaşımı hızlanır ve diş etlerinde meydana gelebilecek sorunların önüne geçilmiş olur. Ağız sağlığını korumak için kullanılan özel mamalar ve sıvılar vardır. Ağır nefes kokusunun önüne geçmek, plak ve tartar oluşumlarına engel olmak için kullanılan bu ürünler veteriner hekim önerisi ile tercih edilebilir.
Köpeklerde diş sağlığının tehdit altında olduğunun ilk göstergesi olan ağız kokusu genellikle yaşamın ilk 4 yılında etkisini hissettirmeye başlar. Ağız kokusu diş sağlığının bozulduğuna yönelik ilk gösterge olsa da köpeklerin doğal bir ağız kokusuna sahip olabileceği düşüncesi bu semptomun önemsenmemesine neden olur.
Diş bakımı yapılmayan ve dişleri fırçalanmayan kedilerde ve köpeklerde tartar ve plak oluşumları görülmektedir. Bu oluşumlar uzun vadede diş etlerinin tahriş olmasına, mikrop yapmasına ve iltihaplanmasına neden olur. Nihayetinde de diş sağlığı ile ilgili herhangi bir önlem alınmadığında diş kayıpları meydana gelir.
Bu nedenle bir köpeğin gebe olup olmadığını ilk günlerde dışardan bakarak anlamak zordur. Köpeklerde hamileliğin en net belirtisi bulantı, kusma ve karın şişliğidir. Ultrason ise hamileliği tespit etmenin en sağlam yoludur. Bu sebeple çiftleşme sonrası 1-2 hafta bekleyip hekiminize başvurmanız sevgili dostlarınız için en güvenilir yol olacaktır.
Bakımla beraber kedi ve köpeklerde kaliteli mama oldukça önemlidir. Kaliteli kuru mama diş sağlığı için vitamin ve mineraller bakımından oldukça değerlidir. Aynı zamanda kaliteli kuru mama tartara neden olan plak oluşumunun engellenmesinde oldukça etkilidir. Bu sebeple ev yemekleri, yumuşak yaş mamalar kedi ve köpeklere sıklıkla verilmemesi önerilmektedir.
Kedilerde ve köpeklerde özel diş fırça ve macunları kullanarak fırçalanması önerilir. Ağız sağlığını korumak için kullanılan özel mamalar ve sıvılar vardır. Ağır nefes kokusunun önüne geçmek, plak ve tartar oluşumlarına engel olmak için kullanılan bu ürünler veteriner hekim önerisi ile tercih edilebilir. Zaman zamanda sevimli dostunuzun dişlerinde oluşan sarı renkli tabaka oluşumlarını takip etmelisiniz. Çünkü bunlar periodontal hastalıkların başlangıcını oluştururlar. Diş sararması mutlaka takip edilmeli ve mutlaka tedavi edilmelidir. Plak sebebi ile dişlerde ortaya çıkan bakterilerin akciğerde, karaciğerde, böbreklerde ve hatta kalpte enfeksiyona neden olabileceği unutulmamalıdır.